Avrupa ve Amerikanın yanında tüm dünyada artan etkinliği açıkça görülen Sivil Toplum Kuruluşları (STK lar), ABye tam üyelik yolunda hızla ilerlerken sivil toplum anlayışının ve katılımcı demokrasinin de sürekli geliştiği ülkemiz için de gitgide büyük önem kazanmaktadır. Yakın dönemde Türkiyede de somut bir güç odağı haline gelen ve yasama, yürütme, yargı ve medyadan sonra beşinci güç olarak toplumsal yapımızda yerini alan STKlar; devlet ve ekonomi sektörlerinin yanında üçüncü bir sektör olarak meşruiyetini kazanmıştır.
Batıda 17.-18. yüzyıllarda bireyin bir müstakil şahsiyet olarak ortaya çıkışını ifade ederek ortaya çıkan sivil toplum kavramı, demokrasiye geçiş döneminde (1975-1990) bireysel hak ve özgürlüklere vurgu; katılımcı demokrasi döneminde ise (1990lardan günümüze) örgütlü sivil toplum anlamında kullanılmıştır. Tarihi gelişim süreci içerisinde önce devlet karşısında burjuvanın bağımsızlaşması şeklinde başlayan sivil toplum dalgası, ikinci dalgada devlet karşısında toplumun bağımsızlaşması, üçüncü dalgada ise sivil toplumun örgütlenerek devleti/siyaseti etkilemesi şeklinde günümüze kadar gelmiştir.Sivil toplumun üçüncü gelişim dalgasında, siyaseti ve karar mekanizmalarını etkilemenin güçlü bir aracı olarak; çıkar, değer, yaklaşım ve amaç yakınlığı olan onlarca, yüzlerce STKnın bir çatı altında toplanarak şemsiye kuruluşlar meydana getirdiği de görülmektedir. Eylem, çıkar ve baskı grupları olarak kategorize edebileceğimiz türleri arasında, özellikle Müslüman ülkelerde toplumsal hareketlerin yasal çerçeveye oturtulmuş faaliyetleri olarak da karşımıza çıkan STKlar, kültür, eğitim, sağlık vb. faaliyetleri yanında lobicilik ve iletişim ağı oluşturma görevlerini de üstlenmektedirler.
Sosyal problemlerin sebep ve sonuçları ile çözüm önerilerini akademik düzeyde araştıran Gaziantep Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü bünyesinde, imkân ve sorunlarıyla birlikte bu denli gelişen bir sosyal olguya özgü bir Tezsiz Yüksek Lisans programı açılmış olması, toplumun ihtiyaçlarına uygunluk ilkesiyle tam bir uyum arz etmektedir.
Eğitimde ve Sosyal Hayatta Sivil Toplum Örgütlenmeleri Ana Bilim Dalı Başkanı: Dr. Öğr. Üyesi Mahmut KALMAN
Ana Bilim Dalı Sekreteri: Elif BİÇER ÇİÇEK
Bilgi ve Diğer Sorularınız İçin Tel: 0 342 360 12 00 / Dahili: 2771
E-posta: ebicer@gantep.edu.tr
STK oluşum ve çalışmalarındaki işlevleri bağlamında, birey-toplum ilişkileri ile bu ilişkide bireyin ve toplumun temel dinamiklerinden olan din olgusunun yeri önem arz etmektedir. Öte yandan, özellikle gönüllü etkinliklerin bireysel güdülenim süreçleri dikkate alındığında, insanın hayatını anlamlı kılan pek çok etkenden söz edilebilir. Bu etkenlerin gerçekleşim süreçlerinde sosyal psikolojik pek çok konudan oluşmakta olduğu düşünülmektedir. Bu konular arasında en önemlilerinden biri de Dini inançlardır. Sosyopsikolojik boyutları ve tutumlarımızdaki rolü sebebiyle din konusunun birey ve toplumla ilişkilerinin STK’larla bağlantılı olarak ele alınacağı , “Birey, Toplum ve Din İlişkileri Bağlamında STK’lar” isimli ders, Psikoloji, Sosyoloji, Sosyal Psikoloji, Din psikolojisi ve Din Sosyolojisi disiplinleri arasında yer alacak olan disiplinlerarası bir ders hüviyetindedir. |
İslam hukukunda; “Bir mülkü Allah için sonsuza kadar kamunun hizmetine tahsis etmek” demek olan vakıflar; her dönemde önemini korumuş bir sivil toplum örgütüdür. Geçmişte ekonomik, sosyal, kültürel, dinî ve sağlık alanlarında çok önemli kamusal işlevler üstlenen bu kurumlar hem toplum katmanları hem de yöneten ve yönetilen arasında da iletişimi ve yakınlaşmayı sağlayan önemli kurumlar olmuşlardır. Özellikle Tanzimat’a kadar Osmanlı Devleti klasik yapılanmasında eğitim, sağlık, bayındırlık, beledî ve hayrî hizmetler için devlet her hangi bir kaynak ayırmaz, bu gibi hizmetler daha çok merkezî otoritenin de katkı ve teşvikiyle kurulmuş olan vakıflar aracılığıyla yürütülürdü. Vakıfların sosyal ve ekonomik boyut ve niteliklerinin ortaya konması, hiç kuşkusuz toplumumuzun yeniden yapılanma ve değişim sürecinin doğru değerlendirilebilmesini sağlayacaktır. Zira geçmişte son derece önemli hizmetler ifa eden vakıflar, Tanzimat ile birlikte ivme kazanan Osmanlı Devleti’nin yeniden yapılanması kapsamında birçok görev ve sorumluluklarını yeni oluşturulan kurum ve kuruluşlara bırakmak zorunda kalmıştır. Bu duruma paralel olarak vakıfların ekonomik imkânları da devlet tarafından kullanılmaya başlanmıştır. |
İnsan yaşamının her alanında faaliyette bulunan sivil toplum kuruluşları kamusal mal (public good) sağlayarak ekonomik kazançlar sağlamaktadırlar. Bu kuruluşların faaliyetleri kar amacı güden şirketler ve kamu kurumlarıyla örtüşmektedir. Buna rağmen var olmaları kaynakların kullanımında sağladıkları etkinlikten dolayıdır. Bu derste yeni kurumsal iktisat (new institutional economics ) çerçevesinde STÖ ekonomik açıdan sağladıkları faydalar anlatılacaktır. STÖler kar amacı gütmemeleri, geniş katılıma açık olmaları sebebiyle güvenirliklerini artırmakta ve bu sayede diğer kuruluşlardan daha esnek ve yaratıcı olabilmektedirler. Kurumsal olarak sağladıkları iletişim ağı, bilgi ve işlem maliyetini azaltmakta, sivil toplum nezdindeki meşruiyetleri devletin politikalarını yönlendirebilmekte ve kaynakların daha verimli kullanılmasını sağlayarak toplumsal refahı artırabilmektedirler. |
Bilimsel araştırmalarda yöntem bilim, temel kavramlar ve paradigmalar (pozitivist-post modern), bilimsel araştırma probleminin fark edilmesi ve tanımlanması, nicel ve nitel araştırma türleri; ver toplama yöntem ve teknikleri, ölçek türleri ve ölçek geliştirme yaklaşımları, geçerlik ve güvenirlik sağlama, evren ve örneklem belirleme; veri çeşitleme ve çözümleme teknikleri, işlenmiş verilerin yorumu tartışılması ve yargı çıkarma, bilimsel araştırma öneri ve raporlarının hazırlanması; bilim etiği, kaynak kullanma ve kaynak gösterme; I. ve II. Derece kaynakların gösterilmesi. |
Bu dersin amacı; öğrenenlerin proje yazma süreci, bu süreçte yer alan bilimsel yaklaşımlar, proje yönetimi, bütçelendirilmesi ve değerlendirme aşamasında göz önünde bulundurulması gereken hususlar ile ilgili kapasitelerinin gelişimine katkı sağlamaktır. Bu ders kapsamında TUBİTAK, Ulusal Ajans, Merkezi Finans ve İhale Birimi, Kalkınma Ajansları, Devlet Planlama Teşkilatı, Avrupa Komisyonu gibi pek çok kurum ve kuruluşun proje çağrılarına yönelik olarak proje hazırlama konusunda teorik ve uygulamalı eğitimler verilecektir |
Başta ülkemizdekiler olmak üzere STK’ların büyük bir çoğunluğu dini referanslarla kurulmuş ve dinî amaçlar doğrultusunda faaliyet göstermektedir. Toplumu STK tesis etmeye ve buralarda faaliyet göstermeye yönelten dinî referanslar irdelenerek, bunların günlük hayat içerisindeki karşılıkları tesbit edilmeye çalışılacaktır. Bu amaçla genel olarak STK’ların kuruluş felsefesi araştırılacak, özellikle dinî-sosyal kuruluşların amaç ve hizmetleri tesbit edilerek teolojik değerlendirilmeleri yapılacaktır. |
Bu ders genel olarak, birey, yurttaş ve siyaset bağlamında sivil toplum devlet ilişkileri üzerinde durmaktadır. Demokrasinin gelişimi ve bireylerin/yurttaşların hak kullanma süreçlerinde sivil toplumun devlet üzerindeki etkisini incelemektedir. Demokratik hak taleplerinin ve gündelik toplumsal meselelerin sivil toplum hareketlerini biçimlendirmesi ele alınmaktadır. Devletin bütün kurumsal aygıtlarıyla onun dışında örgütlenme iddiasındaki sivil toplumun karmaşık ve girift varlığı üzerinde durulacaktır. |
Bu dersin amacı yerel siyasetin gerçekleşme süreçlerinde sivil toplumun etkisini, rolünü ve gücünü tartışmaktır. Toplumsal hayatın mahallelerden ve beldelerden başlayan işleyişinde, yurttaşların demokratik hak talep etmeleri ve siyasetin karar mercilerini etkileme çabalarında sivil toplumun hangi aşamalarda varlık gösterdiği ele alınacaktır. Küreselleşme çağında yerelin etki, kapsam ve etkinlik bakımından farklılık gösteren ortamında, dünyada ve Türkiye’de sivil toplum hareketlerinin ve örgütlerinin alternatif yurttaş siyasetleri oluşturmaları üzerinde durulacaktır. Bu siyasetlerin ve sivil toplum hareketlerinin getirdiği yeni siyaset üretme yolları tartışılacaktır. |
Dersin amacı, Osmanlı devletinde toplumsal hayatta bir sivil toplum örgütü olarak değerlendirilmesi gereken yabancı müesseseler ve yabancı basının toplumun eğitim ve kültür hayatında oynadığı rolü ortaya koyarak, bu meselenin sosyo-kültürel vs. açılardan bir analizini yapmaktır. 19. yüzyılda ve özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında ve 20. yüzyılın başlarında başta ABD olmak üzere, Fransa, İngiltere, İtalya, Rusya, Almanya vs. devletlerin kendi siyasi ve iktisadi emellerini gerçekleştirebilmek için Osmanlı Devleti’nin toprakları üzerinde kendileri için uygun gördükleri bölgelerde (şehirlerde kazalarda hatta köylerde… ) görünürde eğitim, sağlık vs. hizmetler götürmek amacıyla eytamhane, hastane, okul, eczane gibi bazı sosyo-kültürel müesseseler kurmuşlardır. Önerilen bu derste bir sivil toplum örgütü olarak bu müesseseler hakkında bilgi vermek ve bu kurumların söz konusu süreçte tutum ve davranışlarını ortaya koymak önem ve gereklilik arz etmektedir. |
Davranışın; psikolojik, sosyal, nörolojik, biyolojik temellerinin ele alındığı bir derstir. Motivasyon, ihtiyaçlar, sosyal davranış, sinir sistemi, kalıtım ve çevre gibi kavramlar dersin temel kavramlarını oluşturmaktadır. Davranışın açıklanmasında nöro-biyo-psiko-sosyal kuramlar ve eklektik yaklaşımlar üzerinde durulur. Sosyal davranışın temelleri, çalışma ve örgüt psikolojisi kapsamında açıklanarak; sosyal etki, sosyal davranış, motivasyon, verimlilik, doyum ve tükenmişlik (burn out) gibi kavramla dersin içeriğinde açıklanmaktadır. İnsan ve hayvan davranışlarının benzer ve farklı yönleri üzerinde durularak insan davranışını değerlendirebilmeye ilişkin bilgi ve beceriler kazandırılmaktadır. Davranışın temelinde yer alan biyolojik, psikolojik, sosyal ve diğer nedenleri fark edebilme ve insan davranışını daha objektif bir şekilde değerlendirebilme becerileri kazandırılmaktır. İnsanın hem kendisini hem de başkalarının davranışlarını değerlendirebilmesi açısından önemli temel kavramların kazandırıldığı bu derste, davranışın bireysel ve örgütsel boyutları üzerinde durularak farkındalık düzeyi arttırılmaya çalışılmaktadır. |
Sivil toplum kurumları için medya toplumsal alanda görünür olmanın bir yoludur. Medya sivil toplum kurumlarının gündem oluşturma, kamuoyunu etkileme gibi amaçları için başvurulan kaynaklardan biridir. Öte yandan medya da toplumsal alanın demokratik beklentilerine karşılık gelecek bir işlevselliğe sahiptir. Ancak sivil toplum kurumlarının medya ile ilişkilerinin tesis edilmesi medyanın içsel mantığı ile ilişkiye girmek anlamına da gelmektedir. Bu derste de medyanın kendi içsel mantığının oluşmasını sağlayan dinamikler açıklanmaya çalışılarak, sivil toplum kuruluşlarının medya ile ilişkilerinin nasıl tesis edilmesi gerektiği tespit edilecektir. Derste ayrıca medyada sivil toplumun ne şekilde temsil edildiği ve medyanın sivil toplumun kendini gerçekleştirme pratiklerine yönelik olası katkıları da iletişim kuramları çerçevesinde ele alınacaktır. |
Sivil toplum örgütlerinin toplumsal etki yaratma kapasitelerinin önemli bir dayanağı, örgüt içindeki ya da toplumsal alandaki iletişim stratejilerini doğru bir şekilde yönlendirmiş olmasıdır. "Sivil Toplum Örgütleri ve İletişim Stratejileri" isimli derste de bu pratiklerin nasıl gerçekleştirileceği, iletişim alanının özgül metot ve kuramları ile incelenmektedir. Dersin amacı sivil toplum örgütleri için etkili iletişim dinamiklerinin neler olduğunu tespit etmek ve sivil toplum örgütlerinin demokratik işlevlerini yerine getirebilmek için demokratik. eşitlikçi ve özgür iletişim biçimlerinin nasıl oluşturulabileceğini kuramsal bir perspektifle ele almaktır. Bu amaç bağlamında iletişim alanında geliştirilmiş olan etkili iletişim stratejileri, iletişimsel eylem biçimleri ve diyalog geliştirme dinamikleri ders süresince ayrıntılı olarak incelenecektir. |
Avrupa’da vatandaşlık ve sivil toplum birbirlerini tamamlayan olgular olarak gelişim göstermişlerdir. Bu nedenle de iki kavramın içeriğini birbirinden tam ayırmak mümkün değildir. Şehir kökenli bir kavram olan sivil toplum (civil, Latince’de şehir demektir), genelde şehir halkının, özelde ekonomik gücü elinde bulunduran burjuvazinin devletin tasarruflarını denetlemesi ve idarede ortaya çıkabilecek keyfilikleri önlemek bağlamında şekillenmiştir. Yani sivil toplum, aslında toplumun devletten bağımsız bir karakter kazanıp devleti denetlemesi, devlet tasarrufları üzerine söz söyleyebilmesi anlamına gelir. Dolayısıyla bir şehir ya da ulus devlet sınırları içinde yaşayan insanları kapsayan kamu, bu kamunun siyasal fikirleri anlamında kamuoyu kavramları sivil toplum kavramıyla bağlantılıdır. Avrupa’da şehirli insan ‘citizen’ kavramından türeyen vatandaşlık (citizenship), sivil toplumu oluşturan tek tek insanların sahip olduğu vazgeçilmez hakları ifade eder. Yani bir şehir –sonradan ulus devlet- tabiiyetine bağlı olan herkesin mülk edinme, evlenme, siyasal yöneticisini seçme, yaşam güvenliği gibi devredilemez hakları vardır ve bu haklar bizi kamusal vatandaşlık kavramına götürür. Çünkü bu haklar, sivil toplumu oluşturan bireylerin her birinin hakkı olması nedeniyle vatandaşlık hakkıdır. Ancak bu hakların teminatı ve güvencesi modern devlet olduğu için kamusal bir nitelik de taşımaktadırlar. Bu tür bir vatandaşlık olgusunun Osmanlı’da uygulanması, Batılılaşmanın ilk zamanlarına kadar götürülebilir. Zira Tanzimat Fermanı’ndan başlayarak Islahat Fermanı, Kanun-i Esasi’ye kadarki süreç, Osmanlı’yı oluşturan farklı cemaatlerin ortak haklarını, dolayısıyla padişahın yetkisinin yasalarla düzenlenmesini beraberinde getirmiştir. Kamusal Vatandaşlık Osmanlı ve Türkiye’de, Avrupa’da olduğu gibi toplumu oluşturan tüm bireylerin ortak haklarının gelişimi olarak ortaya çıktığı, ülkede milliyetçilik akımının da böylesi bir ortak haklar doktrininden zuhur ettiği söylenebilir. |
Sivil toplum, devletten ayrı ve onu denetleyen bir yapı olarak ortaya çıktığı aşikârdır. Ancak sivil toplum tarafından devletin nasıl denetlenebileceği meselesi uzun zamanlar bir mesele olarak varlığını korumuştur. Tek tek bireylerin kendilerini ifade etmeleri, haklarını savunmalarının zorluğu nedeniyle sivil toplum örgütleri denilen yapılar ortaya çıkmıştır. Bu örgütler, toplumdaki bireylerin değişik haklarını savunma amacıyla ortaya çıkmış örgütlerdir. Bunlara örnek, sendikalar, dernekler, çevre-insan hakları örgütleri gibi örgütlenmeler girer. Bir sivil toplum örgütü, toplumda yaşayan bütün insanların her hakkını savunmak yerine işlev olarak özelleşmiştir. Yani örgütler, farklı farklı haklar üzerinde uzmanlaşır. Batı’da böylesi örgütlenmeler devletten bağımsız şekillenmelerine rağmen aynı şeyin devletin merkezi gücünün fazla olduğu Türkiye için de geçerli olduğu söylenemez. Nitekim Türkiye’deki bu örgütlerin devlet aygıtından bağımsızlaşamadığı, bu nedenle de kişi hakkını savunmada sorunlar yaşadıkları söylenebilir. |
Anayasal düzeyde kişi hakları arasında yer alan dernek kurma hakkı bünyesinde derneğin kurulmasına yönelik özgürlük yapısından üyelik sürecine kadar varan bağlamda yapılan çalışmalar Dernek Kurma Özgürlüğü kapsamında değerlendirilmektedir. Dernek kurma özgürlüğünün çok kapsamlı bir hak olması, onun belirli bir hak kategorisi içinde ele alınamaması sonucunu doğurmaktadır. Dernek kurma özgürlüğü, bir yandan kişisel ve siyasal haklar diğer yandan sosyal, ekonomik ve kültürel hak kategorileri arasında bir bağ kurmaktadır. Dernek kurma özgürlüğünün bu karma yapısı, temel hak türleri arasında yapılan ayrımın ve sınıflandırmanın kesin olamayacağını açıkça kanıtlamaktadır. Buna bağlı olarak hak kapsamlı tanımlamaların yapılmasının kazandırılması söz konusu ders kapsamında takip edilecek temel amaçlardan biri olacaktır. Dernek kurma özgürlüğü bireyin gelişimi için olduğu kadar, iş yaşamı, siyasal alan ile demokrasi için vazgeçilmez bir özgürlüktür ve toplumların ne kadar gelişmiş ve demokratik olduklarını belirlemek için ölçüttür. Bu nedenle hak esaslı yapının yanı sıra hukuki düzeyde derneklerin kuruluş, faaliyet ve sona erme aşamalarının tümüne ilişkin olarak öğrencilerin sorumluluk içeren konularda kapsamlı bilgi edinmesini sağlamak da dersin amaçları yer almaktadır. Bu çerçevede söz konusu derste üzerinde önemle durulacak ana husus toplumsal yaşamın gelişimi için vazgeçilmez bir öğe olan örgütlenme özgürlüğü üst başlığı kapsamında, kişi topluluğu olarak adlandırılmış olan derneklerin tanımlanması ve böylece örgütlenme özgürlüğünün yaşamın her alanında var olduğu bilincinin kazandırılması olacaktır. |
Kendine özgü bir model olarak kamusal hizmet alanında önemli bir yer edinmiş olan vakıflar sayısız hizmetleriyle toplumsal yaşama çeşitli yönlerden katkıda bulunmaktadır. Temelde insanlara faydalı olma amacını taşıyan bu sosyal kurumlar toplumun sosyal refahında sağladığı düzenleyici ve iyileştirici rolü ile bireylerin gönüllü katılımlarıyla kamusal hizmetlerin sunumuna katlıda bulunmalarına aracılık etmektedir. Bu çerçevede söz konusu ders kapsamında öğrencilerin vakıf anlayışının temeli, vakıfların hizmet alanları ve bu hizmetlerin sunulması konularında ayrıntılı bilgi edinmesi amaçlanmaktadır. Bu derste günümüzde sayıları hızla artan yeni vakıfların kurucuları, yöneticileri, çalışanlarının hak dizgesi ve hukuksal yapı karşısındaki durumları ile vakıfların yardımlaşma ve dayanışma anlamında topluma yönelik etkisinin niteliği incelenecektir. Buna bağlı olarak vakıfların kuruluşları, yönetim ve denetimleri, mali konuları işletme ve ortaklıkları, dağılma ve dağıtılmaları da bu ders kapsamında değerlendirilecek, bu konulara ilişkin olarak ulusal hukukun yanı sıra karşılaştırmalı hukuktaki düzenlemeler de tanımlanacaktır. Başta aile vakıfları ve cemaat vakıfları olmak üzere, özel vakıf türleri, vakıf üst kuruluşları, yabancı vakıflar, yabancıların vakıflarda görev almaları, vakıfların uluslararası faaliyetleri de ayrıntılı bir değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Bu değerlendirme kapsamında konusal sıralamaya bağlı kalınmak kaydıyla sosyo-ekonomik yapı üzerinde ne tür etki ve katkıların sağlandığı da tanımlanacaktır. Tüm bu inceleme kapsamında Yükseköğrenim Yasası ve yardım toplama yönündeki bağış sistemi de örneklendirilecektir. Konusal incelemede yeri geldikçe ve sırası ile Anayasa, Türk Medeni Kanunu, Vakıflar Kanunu ve Vakıflar Yönetmeliği başta olmak üzere mevzuata ilişkin şablon kontrol listeleri sunulacaktır. Buna bağlı olarak Anayasa Mahkemesi, Yargıtay kararları irdelenerek içtihadi yönlendirmelerin sağlanması da söz konusu dersin içeriği kapsamında ele alınacak hususlar arasındadır. |
Bu ders kapsamında küreselleşme süreci ve uluslararası alanda sivil toplumun önemi; uluslararası alanda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının hukuki statüleri; faaliyet alanları; başta insancıl hukuk, insan hakları hukuku ve çevre hukuku alanlarında olmak üzere, uluslararası hukuk kurallarının oluşumunda ve uygulanmasında rolleri; uluslararası örgütler, uluslararası yargı organları ve devletler nezdinde gerçekleştirdikleri çalışmalar incelenecektir. |
Ekonomik kalkınmanın temel belirleyicisi sahip olunan teknoloji düzeyi ve üretim faktörleri olduğu yönündeki yaklaşım biçimi son yıllarda yerini kurumsal faktörlerin önemine bırakmıştır. Ülkelerin sahip olduğu kurumsal yapı ve kültür ülkelerin kalkınma sürecinde oldukça etkili olduğu söylenebilir. Hukuksal yapı ve demokratikleşme düzeyi gibi faktörler kalkınma sürecinde birincil derecede önemli hale gelmiştir. Bir ülkede sivil toplum kuruluşlarının yaygınlığı ve etkinliği o ülkenin kalkınma sürecini belirlemektedir. Bu ders sivil toplum ekonomik kalkınma arasındaki etkileşimin hangi mekanizmalar aracılığı ile ve nasıl gerçekleştiğinin ele almaktadır. Bu bağlamda Sivil toplumun kurumsal yapı ve beşeri sermaye üzerindeki etkisi; gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler karşılaştırmalı olarak ele alınarak incelenecektir. |
Her şeyi “sıvılaştıran” hatta “buharlaştıran” bir süreç olarak küreselleşme, dünya üzerindeki var olan ekonomik ve sosyal yapıların çözülüp yeni bir formda yeniden üretilmesi süreci olarak değerlendirilebilir. Bu açıdan nasyonal sınırlar içerisinde birbiri ile daha sınırlı bağlantıları olan yapıları, artan bir “ağ örgütlenmesine” dönüştürmüştür. Bu derste küreselleşme sürecinin temel dinamikleri ve bu sürecin üretim ve tüketim süreçleri üzerindeki etkileri ele alınacaktır. Ülkeler arasındaki sermaye hareketleri ve finansal akımların kaynak ve hedef ülkeler açısından neden ve sonuçları değerlendirilecektir. Bunun yanında ekonomik dönüşüm sürecinin küresel siyaset, toplumsal dinamikler ve çevresel felaketler üzerindeki etkileri incelenecektir. |
Siyaset Felsefesi, halkın toplumu ilgilendiren mevzularla ilgili olarak yapmış olduğu ya da yapacağı her şeyin özünü anlamaya çalışan bir alandır. Toplumun tamamının iyiliği için fikir üretme alanı olan siyaset, sivil toplum kuruluşları için anlaşılması elzem olan bir sahadır. Hem bilimin hem de felsefenin konusu olan siyaset konusu dahilinde sadece siyasetin ne olduğu tartışılmaz. Siyaset Felsefesi; adalet meşruiyet, demokrasi, özgürlük, devlet, rejim, egemenlik, sivil toplum, hak, hukuk, siyasal düzen, iktidar, yönetim gibi temel kavramları da tartışır. Bu anlamda, sivil toplum örgütlenmelerini daha iyi anlayabilmek için, bahsi geçen kavramlar tarihsel süreç içerisinde ele alınarak detaylı bir şekilde irdelenecektir. |
Sosyal Felsefe, toplumu oluşturan bireylerin; davranışlarının, ahlâkî yapılarının, geleneklerinin, kültürlerinin ve birbirleriyle olan etkileşimlerinin özüne inerek onları felsefî bağlamda incelemeye çalışır. Kültür, adalet, özgürlük, irade, akıl-zekâ, tercih, insan-beşer, hayat-yaşam, modern-postmodern, evrensellik gibi kavramlar sivil toplum örgütlenmeleri konusu bağlamında detaylı irdelenecektir. |
Sivil Toplum, devletin resmi teşkilatlanmasının haricinde, kendisine has bir hukukî düzene sahip olmakla birlikte devletin demokrasi anlayışı çerçevesinde kendisine önemli bir vazife üstlenmektedir. Sivil Toplum adlandırmasının nasıl ortaya çıktığını felsefî bir zeminde irdeleyerek, bu anlayışın tarihsel süreç içerisinde nasıl değiştiğini ve bu şekillenmede ne gibi olayların ya da teorilerin etkisi olduğunu açığa çıkarmak zaruridir. Bu anlamda sivil toplum konusu hakkında tarihte ileri sürülmüş bütün fikirler izah edilmeye ve tartışılmaya çalışılmalıdır. Bu derste kendi ülkemizdeki sivil toplum alanında yapılan çalışmalar için yerli bir bakış açısı geliştirilerek, katılımcıların bu alanda kendilerini daha iyi nasıl ifade edebilecekleri ve nasıl daha faydalı olacakları tartışılacaktır. |
Öğrencinin özel ilgi alanına yönelik olarak seçilmiş, danışmanının denetiminde özgün bir projenin hazırlanıp tamamlanmasıdır. |
Anabilim dalındaki çeşitli konularla ilgili bağımsız çalışma yapılmasıdır. Çalışmaların bölümde düzenlenen seminerde sunulması ve tartışılmasıdır. |
Yüksek lisans öğrencilerine, yüksek lisans programı kapsamı dışında kalan konu ve özel ilgi alanlarına ilişkin ayrıntıları açıklamak amacına yönelik bir derstir. Danışmanlar, yüksek lisans öğrencileri ile yüksek lisans çalışmalarına ilişkin sorunları tartışırlar ve onları belirli araştırma alanlarında yeni düşünceler üretebilecek şekilde yönlendirirler. Dersin temel amacı Sivil Toplum Örgütlenmeleri alanındaki araştırmalara katkı yapmaktır. |